16 Ağustos 2010 Pazartesi


Bilgi işlem bedduaları:

Mouse'un kırıla.
Tık tıklayamayasan.
Hatların kopa da hiç bir yere baglanamayasan.
Disk'lerin "crash" ola.
File'larina virüs bulaşa.
Networklerden atılasan.
Database'in patlaya.
Security key'lerin deşifre ola.
Back-uplarin bozulsun da geçmişe dönemeyesen.

Ekonomik beddualar

Repo'da açığa düşesen, faiz sana zarar yaza.
IMKB 100 endeksin 1600 direncini kıramaya.
Uygun kur bulmaya, pozisyon açıgına düşesen
Reuters'in arızalana, rate'leri izleyemeyesen.
Paran aracı kurumda kala, iç edile; Dövize endeksli kredi alasan.
"zede"lenesen Merkez Bankasi para piyasalarina müdahale ede.
O sırada sen de orada olasan Halden anlamayan Bireysel Danisman'a denk düşesen
Sabah seansında endeks hızla düşe sen panik olup kağıt çıkasan, ikinci seansta endeks kendini toplaya ama iş işten geçmiş ola.

Münferit beddualar

Cep telefonuyla konusurken çevirmeye yakalanasan
Ucuza aldim diye sevindiğin araban çalıntı çıka.
Martı'yı okuyup ruhi bunalıma giresen.

Günümüz Bedduaları

Silikonun patlaya insallah
Hem fikir, hem zikir suçlusu olasan.
Ne yersen ye asit yapa ağzında, bir "falım" çiklet bulamayasan.
Kaplama alanı dışında kalasan.
Aldığın dolarlar sahte çıka.
Susurluk Skandalı'na adın karışa.
Bir decoder olamayasin.
Güçlü Türk olamayan, persil adam olasın
Medyalara gelesin inşallah Talk showlara, reality showlara çıkasan imajın sarsıla.
Tam otomatik çamaşır makinen kireçlene, bir gram Calgonit bulamayasan.
Siyaset Meydanı'na çıkamayasın.
"Maraba Televole" diyesin, Sabah Şekerleri'ne çikasin Reha Muhtara'a konuk olasan. Yeryüzünde tashih hatası gibi dolaşasın.

18 Temmuz 2010 Pazar

Düşündüren Özlü Sözler ..


• Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsın. (Confucius)

• Insanların mutlulukları yada mutsuzlukları,talihin olduğu kadar Kendi karakterlerinin de eseridir.!! (La Rochefoucauld)

• Mutlu olduğunuz zaman, size bu mutluluğu veren faziletleri sonradan kaybetmeyiniz! (A.Maurois)

• Mal kaybeden, bir şey kaybetmistir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmistir. (Goethe)

• Herşeyi bildiğini sanma! gerçekte çok bilgili olsanda kendine Cahilim diyebilecek cesaretin olmalı. (Ivan Pavlov)

• Gül sunan bir elde daima bir miktar gül kokusu kalır. (Çin atasözü)

• Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım. (Necip Fazıl Kısakürek)

• Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de yararlandığı sözdür. (Aristo)

• Yazı yazmayi öğrenmek, herşeyden önce düşünmeyi öğrenmektir. (Amie Suche)

• Düşmanlarınızı affedin bu bir büyüklüktür. Ama onları unutmak büyük bir aptallıktır. (J.f kennedy)

• Üç kişinin bildiğini, bütün köy biliyor demektir! (Alman atasözü)

• Kötü bir cemiyetin bozamadığı insanı, Kötü bir arkadaş bozar (La Edri)

• Sanssizliga katlanabiliriz, çünkü disaridan gelir ve tümüyle rastlantisaldir. Oysa yasamda bizi asil yaralayan, yaptigimiz hatalara hayiflanmaktir. (Oscar Wilde)

• Iyi agaç kolay yetismez;rüzgar ne denli güçlü eserse,agaç da o denli saglam olur. (J.Willard Marriot)

• Dünya güzeldir, ama bir şairin gözüyle daha da güzel olur. (Goethe)

• İnsanlar hatalarını mutluyken değil ancak mutsuzken anlar. (Daniel Defoe)

• Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir. (Oscar Wilde)

• Dünyada başarı kazanmanın iki yolu vardır: Ya kendi aklından faydalanmak, yahut da başkalarının akılsızlığından faydalanmaktır. (La Bruyere)

• Hayat merdivenlerini çıkarken, insanlara iyi davranalım. Çünkü inerken gene aynı insanlara rastlayacağız. (Cenap Şahabettin)

• Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir. (Tolstoy)

• Güzellik, çoğu zaman kusurları gizleyen bir örtüdür. (Balzac)

• Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir. (HZ.MUHAMMED (s.a.v))

• İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, içleri doldukça eğilirler. (Montaigne)

• Aşk, imkansız birçok şeyi mümkün kılar. (Goethe)

• Gerçek bir arkadaş, iki gövdede yaşayan bir ruhtur. (Aristo)

• Kadın olsun , kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır. (Cenap Şahabettin)

• Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracakları yerde, duvar ördükleri için yalnız kalırlar. (Newton)

• Ayni dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. (Mevlana)

• Para açlığı giderir, mutsuzluğu değil, yemek mideyi doyurur, ruhu değil. (Shaw)

KAYNAK:www.siirperisi.net

15 Temmuz 2010 Perşembe

Beşiktaşımın Makineleri Takır Takır..


Evet Beşiktaşlıyım :) Haykırarak söylüyorum BEŞİKTAŞLIYIM :)

Çare yerine hastalığı iyice arttıran transferler yerine kalite öne çıktı. Önce Quaresma gibi yıldız getirildi. Portekizli’nin gelişinden çok daha önemli bir şey vardı öne çıkan. Tribünler ile kulüp yönetiminin barışması. Yıllardır sağlanamayan gerilimli ortam nihayet bitti. Başkan o gün, “Robinho’yu isteriz..” diye pankart açan taraftarları mutlu etme adına her şeyi ortaya koydu. Futbolun patronu Serdal Adalı ve yardımcısı Cengiz Zülfikaroğlu bu oyuncunun peşine takıldı. Olur, olmaz. Eldeki tüm imkânlar seferber edildi. Ardından Guti ile söz kesildi. Robinho’nun alternatifi ise Raul. Yıllardır Real Madrid gibi bir takımın kaptanlığını yapan ünlü golcü yani. Olay şu; Beşiktaş çok önemli ve karmaşık kavşakta tamamen akılcı davranıp kendisi için en doğru yolu tercih etti. Temel sağlam. Yol düzgün. Araçlar gıcır! Artık bundan sonrası sahadakilerin elinde olacak.Haydi maça...Yeni kadro, teknik ekip ve futbol anlayışı ile İnönü’ye çıkıyor bu gece Kartal. Rakip her ne kadar zayıf, güçsüz olsa da sonuçta maç maçtır. İlk resmi sınavda tarihi stadın atmosferi bütün sezonun küçük bir özeti olacaktır. 4-3-3 sistemi ile tamamen ofansif oyun anlayışını sahaya sürecek olan Schuster ve ekibine verilecek en büyük ve özel destek dolu tribünlerin coşkusu olacaktır.

13 Temmuz 2010 Salı

Haydarinna rinna rinna rinanay !!


Efsane Dizi Deliyürekten..

Varlığın yakıyor
Yokluğun yok ediyor
Durmuyor deli yüreğim, durmuyor deli yüreğim
Yeryüzü almıyor bedenimi
Göklere sığamıyorum
Sessizce durup usulca sokulmak varken
Tut kendini yüreğim diyorum
Haydarinna rinna rinna rinanay
Haydarinna rinna rinna rinanay
Haydarinna rinna nay
Haydarinna rinna nay
Varlığın yakıyor
Yokluğun yok ediyor
Durmuyor deli yüreğim, durmuyor deli yüreğim...

Nolcak Bu Fenerin Hali Arkadaş ?




Yabancı Kontenjanı Giderek Artırılırken,Türk Futbolu İyiden İyiye Düşerken Yazasım Geldi.


Kaybederek öğrenmek gibisi yoktur derler. Kadıköy yakası oldum olası bu sözden muaftır benim bildiğim. Kaybetmesine kaybeder de, öğrenme konusunda hep sınıfta kalır.Fenerbahçe’nin coşkusunu kaybedeli yıllar olmuştu, şimdi umut da giderek tükeniyor. Bunun öncelikli ve temel nedeni, yönetimin her transfer sezonunda milyonlarca taraftarı yok sayan tutumudur. Kimse kusura bakmasın; bunun adı gizlilik mizlilik değil alenen yok sayan bir suskunluktur.Bu hoyrat ve gergin iletişimsizlik kulüpte öyle kök salıp gelenekselleşti ki, herhalde absürt bir espri olarak ‘kurumsal iletişim’ yaftası verildi. Sizin anlayacağınız göz göre göre maskeli balo.Yahu “şunlarla ilgileniyoruz, bunlara teklif yaptık, onların da peşindeyiz” diye bir şey bekleyen yok ki sizden sayın yönetim. Belli aralıklarla en azından kulübün kendi televizyonuna çıkıp insanların gazını alacak, yüreğine su serpecek, umudunu diri tutacak açıklamalar yapın. Kimsenin detay ya da isim istediği falan yok. Sadece bu gergin saklambacı bırakın da, milyonlarca taraftar kitlesini adam yerine koyun. En azından “hiç kimsenin kuşkusu olmasın, gerekli çalışmalar yapılıyor” deyin. Bunu farkında olarak yapıyorsanız vahim, yok farkında değilseniz o çok daha vahim. Tek bildiğiniz iletişim yolu resmi siteden ya gergin ya alaycı yalanlamalar geçmek mi? Siz sustukça, Fenerbahçeliler’in belirsizlikten ruhu kararıyor. Şüpheler daha da büyüyüp derinleşiyor ve insanlar bezginliğe, yılgınlığa kapılıyor. Kulüple taraftar arasındaki uçurumlar büyüyor. Fenerbahçeli artık Fenerbahçe’den konuşmuyor, farkında değil misiniz?Gelelim şu transfer meselesine. Ortada uçuşan isimlere bakınca da çelişkinin ötesinde çelişkiler var. Yalanlanan ve yalanlanmayanlar üzerinden açılan papatya falları bu vehameti gösteriyor. Portakal kalmadı kıyma verelim hesabı. Aynı mevkiye taban tabana zıt futbolcuların adı geçiyor. İnşallah öyle değildir demekle yetinelim.İşte Dünya Kupası ortada.. Sistemin zaferidir bu. Sadece İspanya değil, yarı finale kalan bütün takımlar sistem takımıydı. Stoch eğer bir sistem tercihinin işaret fişeği değilse yandı gülüm keten helva. Unutmayın ki Rebrov ondan 5 gömlek üstün futbolcuydu. Sistemsizliğin içinde murdar oldu gitti. Fenerbahçe’nin önce bir sisteme, sonra o sistemi yıldızlaştıracak futbolculara ve o sistemde yıldızlaşacak futbolculara ihtiyacı var. Yoksa bu devran böyle döner durur.

Karadeniz Diliyle Aşk :D


Seni Hamsinun karadenuzu sevdugu cibi seviyurum, - misur ekmegunun kara Lahanaya verdugu dad cibi hayatma dad verdun.Gözlerun ayder yaylasi gadar cuzel,culdugun zaman yuzun cunes cibi parlayi, sesun kemence sesu cibi adami costurayi. Anzer BALI cibi dadlisun. Giresun Findugu cibi sirinsun,Rizenun Cayi cibi doyumlyiun,...Varligun Adami ruzgarin yelkeni savurdugu cibi sarayi UYYYYY daha ne diyeyum senu SEVDUGUMDAN BERU GARAYA VURMUS CIBIYUM KALBIM SANKI HORON TEPİİİ ! :D :D

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Sivil Toplum Kuruluşlarına (STK) Güven(in)


Herkese tekrar merhaba,Bugün hepimizin aslında içinde olması gereken ancak uzaktan bakmakla yetindiğimiz bir konudan bahsetmek istiyorum.Yazıma başlarken ufak bir bilgi vermek isterim."Türkiye'de sadece birkaç milyon kişi STK lara üye ancak amerika da 300 milyon nüfusun 85 milyonu bir STK üyesi"Şöyle bir durum daha var ki bizdeki 70 milyonn nüfusa 85bin STK düşmekte, bu oran Amerika da 300 milyon nüfusa 950bin STK şeklinde... Enteresan bir bilgi daha paylaşmak istedim, Osmanlı döneminde 29bin adet vakıf varken şimdi ki vakıf sayısı 5 binin altında...Şimdi, dünyaya baktıktan sonra gördüğümüz şu ki STK oluşturma kurma, yönetme veya katılım sağlama konusunda gerçekten sınıfta kalmışız. Hele ki en büyük övünç kaynağımız GENÇ NÜFUS kavramına yakışmayacak derecede az STK ya sahibiz.
Benim değineceğim konu tamamen farklı. O da şu ki güven meselesi... Bu kadar az STK mıs var diyoruz ama her yerde yardım kampanyaları görüyoruz duyuyoruz, SMS ler atıyoruz, yardım gecelerini televizyon başında seyrediyoruz. Herkes birbirine soruyor; bu kadar para toplanıyor ama bu paralar nereye gidiyor?STK larda da "ben sadece devlete hesap veririm" anlayışı sanki kapalı kapılar ardında sorun mu var diye düşünmemizi sağlıyor, böyle olmasa bile.Bu sebeple bence STK lar topluma açık olmalılar. Mesela STK kanununa göre gelirin 2/3ü yani yaklaşık %66 sını amaca yönelik kullanmak zorundalar. Bence bu oran daha yukarılara çekilirse örnek; %80 o zaman soru işaretleri eminim ki azalacaktır.Burada bence STK ların kendilerini geliştirmesini büyümelerini ve halktan, kamuoyundan daha çok destek almalarını sağlayacak iki tane ana konu var1- Daha şeffaf olmak, her alanda her fırsatta hesap verebiliyor olmak2- Tüm STK ların barış içinde yaşamalarını sağlayacak ve aradaki rekabete son verecek bir üst kurum tarafından yönlendirilmesi gerekmektedir. Hepimizin aynı amaç için yardım destek ve toplumun gelişmesi için çaba sarfediyorsak, aslında birbirimize engel değil destek olmamız lazım değil mi???Son olarak şunu belirtmek istiyorum. Devlet herzaman herşeyi düşünemez, bazen biz bireylerinde birşeyler yapması gerekir. İşte Sivil Toplum Örgütleri yani STK lar bu noktada devreye girerler. STK lara güvenelim ve maddi manevi yanlarında olduğumuzu herzaman gösterelim.Ülkemizdeki en büyük eksiklik bu güven ve destek...
Sevgiler.
Erol YILDIRIM