
Perdeyi çekip yıldızlara, ruhsuz bedenimi hazırlarım uykuya...
Beyaz çarşafa uzanırım, kirli bedenimle –hiç sevmem beyaz çarşafı; yüzüme ölümü çarpar, soğuğu, yalnızlığı. Sabaha sarmalayıp bir tabuta konacakmışçasına ürpererek uzanırım ya da kabuslarda buz kesecekmiş gibi bedenim ve yattığım gibi kalkarım. Bir yanı düzgün, her yanı soğuk yatağın- Sensizliğe uyanmak yok mu?
“Bugün sana mutluluk getirsin olmaz mı! ” deyişlerini çarparım bir avuç suyla yüzüme. Tenimi ısıtırım parmak izlerinden arta kalanlarla.
Sen gibi bakarak aynamda kendime sen gibi dokunarak tararım saçlarımı her sabah...
...eğer ki olurda birgün olamazsan buralarda sana söz yanağımdaki küçük çukurda saklıycam nefesini...yüzyıllarca uyu orda hiç gitmemiş gibi...
Ve sonu gelmez sana olan sevgimin...
sadece bu yollar ayırır bizi, bilirim bide bu acımasız kader...
Ellerin ne kadar uzaksa ellerime, bilirim yüreğin o kadar yakın yüreğime, adını dilime mühürlediğim.
Hayat bize bir şans daha verir belki, olmaz mı! ! ! !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder